İstanbul'da 4 belediyeye yönelik başlatılan DHKP-C soruşturması, siyaset ve terör ilişkilerini yeniden gündeme getirdi. Eski Sarıyer, Şişli ve Ataşehir belediye başkanları ile yardımcılarının da aralarında bulunduğu 25 şüpheli hakkında "terörizme finansman sağlamak" suçundan dava açıldı. İddianamede, belediyelerin terör örgütü DHKP-C'ye nasıl finans sağladığına dair çarpıcı detaylar yer alıyor.
Belediyelerden Teröre Finansman İddiası
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüphelilerin terör örgütü DHKP-C'ye bilerek ve isteyerek yardım ettikleri öne sürülüyor. İddiaya göre, belediyelerdeki bazı ihaleler ve projeler üzerinden örgüte para aktarıldı. Soruşturma kapsamında, şüphelilerin banka hesapları, iletişim kayıtları ve belediye içindeki faaliyetleri detaylı bir şekilde incelendi.
- Eski Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç
- Eski Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü
- Eski Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Der
- Eski Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Emir Sarıgül
Bu isimlerin de aralarında bulunduğu 25 şüpheli, "terörizme finansman sağlamak" suçundan yargılanacak.
İddianamede Neler Var?
İddianamede, şüphelilerin DHKP-C ile olan bağlantıları, örgüte nasıl finans sağladıkları ve bu finansmanın hangi yollarla gerçekleştirildiği ayrıntılarıyla anlatılıyor. Ayrıca, belediyelerdeki bazı ihalelerin terör örgütüne yakın kişilere verildiği ve bu ihalelerden elde edilen gelirin örgüte aktarıldığı iddia ediliyor. İddianamede yer alan bazı ifadeler ise şöyle:
"Şüphelilerin, terör örgütünün faaliyetlerine bilerek ve isteyerek destek verdikleri, örgütün propagandasını yaptıkları ve örgüte eleman kazandırmaya çalıştıkları tespit edilmiştir."
Bu tür iddialar, Türkiye'de siyaset ve terör ilişkileri konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Soruşturmanın Muhtemel Sonuçları
DHKP-C soruşturması, ilgili belediyelerde ve siyasi arenada önemli yankılar uyandırabilir. Soruşturmanın derinleşmesiyle birlikte yeni isimlerin de şüpheli olarak dahil edilebileceği belirtiliyor. Bu durum, yerel yönetimlerde ve merkezi hükümette görev değişikliklerine yol açabilir. Ayrıca, soruşturmanın sonuçları, Türkiye'nin terörle mücadele stratejileri ve yerel yönetimlerin denetimi konularında da önemli değişikliklere neden olabilir.