Narin Güran Davasında Şok İtiraf! Avukat Savunmayı Bıraktı
Bursa Gündem

Narin Güran Davasında Şok İtiraf! Avukat Savunmayı Bıraktı


16 October 20255 dk okuma20 görüntülenmeSon güncelleme: 31 October 2025

Diyarbakır'da 2024 yılında yaşanan ve tüm Türkiye'yi derinden sarsan Narin Güran cinayeti davasında beklenmedik bir gelişme yaşandı. Küçük Narin'in katil zanlısı olarak yargılanan ve 'Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçundan 4,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz, müvekkilini artık savunmayacağını duyurdu. Bu karar, davanın seyrini değiştirecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Davanın Seyri ve Avukatın Kararı

Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos 2024 tarihinde kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran, 19 gün sonra bir dere yatağında, çuval içinde ve taşlarla örtülmüş halde bulunmuştu. Bu vahşet, tüm Türkiye'yi yasa boğmuş ve olayın aydınlatılması için geniş çaplı soruşturma başlatılmıştı. Olayla ilgili 4 kişi hakkında Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştı. Davanın kritik aşamasında, sanık Nevzat Bahtiyar’ın avukatının savunmayı bırakması, kafalarda soru işaretleri yarattı. Avukat Eryılmaz'ın bu ani kararı almasının ardında yatan sebepler merak konusu olurken, davanın geleceği de belirsizleşti.

Peki, bir avukat neden böyle bir karar alır? Bu sorunun cevabı, avukatın etik ilkeleri ve müvekkilinin eylemleri arasındaki çatışmada gizli olabilir. Ceza hukukunda, avukatlar müvekkillerini sonuna kadar savunmakla yükümlüdürler. Ancak, müvekkilin suçluluğuna dair somut delillerin ortaya çıkması ve özellikle delil karartma gibi eylemlerde bulunulması, avukatın vicdani sorumluluğunu ön plana çıkarabilir. Avukat Ali Eryılmaz'ın da bu tür bir vicdani muhasebe sonucunda bu kararı aldığı düşünülüyor.

Delil Karartma Suçu ve Cezası

Delil karartma suçu, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) açıkça tanımlanmıştır ve bu suçu işleyenlere ciddi yaptırımlar öngörülmektedir. Delil karartma, bir suçun işlendiğine dair kanıtları yok etme, gizleme veya değiştirme eylemidir. Bu eylem, sadece suçun aydınlatılmasını engellemekle kalmaz, aynı zamanda adaletin tecellisini de zorlaştırır. Bu nedenle, delil karartma suçu, ceza hukukunda ağır bir suç olarak kabul edilir ve faillerine hapis cezası verilir.

Narin Güran cinayeti davasında Nevzat Bahtiyar'ın delil karartma suçundan ceza alması, olayın ne kadar karmaşık ve karanlık olduğunu gözler önüne seriyor. Delillerin karartılması, suçun faillerinin kimliğini gizlemeye yönelik bir çaba olarak değerlendirilir ve bu durum, adaletin sağlanmasını daha da güçleştirir.

Davanın Muhtemel Sonuçları

Avukatın savunmayı bırakması, davanın seyrini nasıl etkileyecek? Bu sorunun cevabı, davanın bundan sonraki aşamalarında ortaya çıkacak delillere ve tanık ifadelerine bağlı olacaktır. Ancak, avukatın bu kararı, sanığın aleyhine bir durum yaratabilir. Zira, sanığın savunmasız kalması, mahkemenin sanık hakkındaki kanaatini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, yeni bir avukatın davayı devralması ve olayı yeniden incelemesi, daha önce gözden kaçan delillerin ortaya çıkmasına da yol açabilir.

Bu tür davalarda, kamuoyunun ilgisi ve medyanın takibi de büyük önem taşır. Narin Güran cinayeti gibi toplumda derin infial yaratan olaylarda, adaletin sağlanması ve suçluların cezalandırılması, kamu vicdanının rahatlaması açısından hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, davanın her aşaması titizlikle takip edilmeli ve adaletin tecellisi için tüm imkanlar seferber edilmelidir.

Unutmamak gerekir ki, her çocuğun yaşam hakkı kutsaldır ve bu hakkın ihlal edilmesi, affedilmez bir suçtur. Narin Güran'ın acı kaybı, toplum olarak bu tür suçlarla mücadele etme ve çocuklarımızı koruma sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlatıyor.